O deliğe artık tamamen girmesine çok az vardı

Sosya medyada paylaş:

Hayatımın son yılları biraz karışık geçti. O karışıklık içerisinde bir erkeğin hayallerini süsleyebilecek her türden olayı yaşadım denilebilir. Bu hususta alçak gönüllü olmayacağım; gayet yakışıklı bir adamım, elde edemeyeceğim kadın sayısı çok az. Ama ben size kendi hikayemi anlatmayacağım bugün. Bana anlatılanı anlatacağım.

Dedim ya hayatım karışıktı, bu karışıklıkta bir çok farklı deneyim yaşama şansına eriştim. Bunlardan en çok arzuladığım ve en tahrik edici olanı bir çiftle yaşadıklarımdır. Onlarla yaşadıklarımı anlatmadan önce çiftin bana anlattıklarını anlatacağım size. Gayet normal, sıradan, hatta belki tek düze denilebilecek seks hayatlarının nasıl tamamen değiştiğini anlatacağım size. Sonra kendimden ve benim bu çiftle yaşadıklarımdan bahsederim belki. Ama durun, önce onları tarif etmeliyim. Malum bu hoş (aslında mükemmel demeliyiz) bir erotik hikaye… Bu hikayeyi yazacağımı biliyorlar, aslında onlar istedi anlatmamı, paylaşmamı, hikayeleştirmemi. İsimlerini birazcık değiştireceğim, bu daha doğru olur. Galip 37 yaşında, bir mağaza zincirinde üst düzey yönetici olarak çalışıyor. Uzun boylu, kibar, yakışıklı bir adam.

Konuşmadan önce 50 kere düşünen, konuşunca bilgece konuşan insanlardan. Biraz içine kapanık, olsun o kadar. Eşi… Ahh o eşi aslında kelimelerle tarifi zor bir kadın. Adı Gökçe, 34 yaşında… Uzaktan bakınca oldukça sıradan gözüken bu kadının mükemmelliği detaylarında saklı ve o detayları görmek herkesin hakkı değil. Neredeyse kusursuz bir vücut, hem belinde hem yanaklarında bulunan gamzeleri, gülerken utanması, yürürken salınan kalçaları, avucunuza zor sığan ve buna rağmen dik kalabilmeyi başarmış göğüsleri, hoş bacakları… Detaylarda boğmak istemiyorum. Zaten ben anlattıkça tanıyacaksınız onları. Bu bölümde anlattıklarım Galip ile yazlıklarının terasında biralarımızı yudumlarken tarafıma anlatılan kısım. Bu kısmı Galip bana anlatırken eşi Gökçe biraz ilerimizde hamakta mini şortu ve por sütyeniyle uyumakla meşguldü. Bizde erkek erkeğe konuştuk biraz. Onun ağzından yazmaya çalışayım bakalım ilişkilerinin dönüm noktalarını…

Daha önce sana anlattım mı bilmiyorum, biz Gökçe ile üniversite sıralarından tanışırız. Alttan ders aldığım zamanlara denk geliyor ilk tanışmamız. Sonra yazışmalar, sosyal medyadan eklemeler derken muhabbeti az biraz sürdürdük ama hayat insanları bazen uzaklara atabiliyor. Bir gün artık mezun olduktan ve hatta işe girdikten sonra -ki Gökçe ile görüşmeyeli uzun zaman olmuştu, zaten çok yakın değildik- bir cafede rast geldim ona, selam verdim. O verdiğim selam zamanla bir aşkın doğmasına yaradı, evlenmemize yaradı. Evlendiğimizde ben 30 yaşındaydım. Mutluyduk, rahat bir hayatımız vardı. Sabah işlerimize gidiyor, akşam dönüyorduk. Hafta sonları bazen kaçamaklar yapıyorduk.

Babam sayesinde mezuniyetimden sonra malum biraz yüksek mevkilerden başladım iş hayatıma, çok para kazanıyordum ve kazandığım parayı gönlümce harcıyordum. Aslında her şey yolundaydı, fazlamız veya eksiğimiz yoktu. Cinsel hayatımız ise oldukça düzenliydi. Aşırıya kaçan şeylere ilgi duymuyorduk veya ben öyle zannediyordum. Gökçe o zamanlar daha durgundu her anlamda. Özellikle cinsel hayatımızda yenilik getiren, farklı şeyler denemeye çalışan taraf ben oluyordum. Ona kalsa haftada iki kere basitçe sevişmek yeterliydi. Ben ise daha fazlasını istiyordum. Bir gün halka açık bir piknik alanında arabada bana oral yapmasını istediğimde gözleri şaşkınlıkla fal taşı gibi açılmıştı misal. Biraz çekinerek, hatta korkarak yine de yapmıştı bana oral seks. Bu o zamana kadar yaptığımız en çılgınca şeydi.

Sonra bunu sürekli yapmaya başladık; avm otoparkında, uzun yol yaptığımızda hava karardığında yakıt istasyonlarında, yan odada misafirler varken, lokanta tuvaletinde… Her yer bizim için oral seks yapmaya uygun, oynaşmaya uygun yerler oluvermişti. Biz bunu yaptıkça Gökçe açılmaya başladı, cevherini göstermeye başladı. Bizim yaptığımız düz oral seksti her defasında, sadece biraz heyecan arıyor gibiydik. Bir gün alışveriş sonrası eve döndük ve sitenin garajına arabayı park ettim. Ayaklarıma karasular inmişti, yorgundum. Tam kontağı kapattığım anda pantolonumun üstünde gezinen Gökçe’nin elini hissettim, aslında pek istekli değildim o sırada ama ilk kez ben teklif etmeden o harekete geçtiği için mutlu olmuştum. Koltuğumu olduğu kadar geriye çekmemi ve pantolondan kurtulmamı söyledi, sözleri daha çok emir verir gibiydi. Etrafı kontrol ettikten sonra dediklerini yaptım, vitesin üzerinden atlayıp önüme yani pedalların olduğu kısıma oturdu. Önce basit hareketlerle oral yapmaya başladı.

Ağzında penisim varken bir eliyle yumurtalıklarımı okşuyordu. Bunu ilk defa yapıyordu ve hoşuma gitmeye başlamıştı. O gün ilk kez yumurtalıklarımı ağzına aldı… Ağzının içinde nazikçe yumurtalıklarımı emerken iyice ıslanmış penisimi eliyle sıvazlıyordu. Yumurtalıklarımı ağzından çıkarttığından neredeyse boşalmak üzereydim, yumurtalıklarımı avuçladı hafifçe ve tükürüğünün verdiği kayganlığı kullanarak iyice okşayarak penisimi ağzına aldı… Boşalmıştım bile, hemde bir iki dakika içerisinde. O günü aklımdan çıkartamadım bir iki hafta. Ama Gökçe artık daha farklı davranıyordu, nasıl mı? Misal bir seferinde asansöre binmemiz gerekti; asansör çok kalabalıktı ve sıkış sıkıştık. İkimiz yüz yüze bakıyorduk, biran resmen gözlerinin içi parladı ve penisimi avucuna alıverdi pantolon üzerinden. Şok olmuştum, birileri görebilirdi!

Bir gün hoş bir restoranda otururken bana eğilmemi söyledi. Merakla masanın örtüsünü kaldırıp eğildiğimde uzun eteğinin sıyrıldığını ve bir elinin parmaklarının vajinasının içine girip çıktığını gördüm. Masa örtüsü olan biteni saklıyordu ama masamız oldukça ortada, görünebilir bir yerdeydi! Artık Gökçe değişiyordu ve ne yalan söyleyeyim bu değişim beni çok mutlu ediyordu.

Günler böyle erotizm yüklüyken bir gün Gökçe porno izlemeyi teklif etti, izlemek istediği pornoyu bulmuştu bile! Onun porno izleyebileceği aklıma bile gelmezdi. İzlediğimiz porno soft ama hoş bir pornoydu. Önce izledik, sonra birlikte olduk… Bir gün iç gıdıklayıcı iç çamaşırları aldığını söyledi bana; hoş sütyenler, string külotlar, ince çoraplar. İyice renklenmişti anlayacağın seks hayatımız. Bende ondan aşağı kalır değildim aslında. Sürekli birbirimizi daha fazlasını yapmaya zorlayacak şeyler yapıyorduk. Evliliğimizin ikinci yılında her boş zamanımızda sevişiyorduk, boşalmasak bile sevişiyorduk. Bir gün ben kelepçe seti aldım. Kelepçeler, bağlama ipleri, göz bandı, ağız topu, kırbaç…

Bu sette her şey vardı. Gökçe bunu gördüğü anda ‘neden denemiyoruz bu gece!’ deyip dudaklarıma yapıştı. Bir süre bu bağlama olayını oldukça sık tekrarladık. Hep ben onu bağlıyordum. Özellikle doggy pozisyonunda bağlayıp onu hareketsiz bırakmayı ve onu çıldırtacak kadar yavaş şekilde becermeyi çok seviyordum. Tabi sadece içine girmekle kalmıyor, basit hikayeler anlatıyordum. Bu anlattığım hikayeler onu iyice azgınlaştırıyordu. Hikayenin kahramanları hep bizdik. Bu hikayelerde kah terasta sevişiyorduk, kah arabanın arka koltuğunda ona sertçe anal yapıyordum, kah o yemek yerken masanın altına girip ona oral yapıyordum… Artık hikayeler, seksi iç çamaşırları, ortalık yerde sevişmek, bağlamak, birbirimizi azdırmak cinsel hayatımızın temeli olmuştu. Bir süre ileri gitmedik, ben olsam öyle kalırdım ama Gökçe orada kalmadı, işi biraz daha ileriye götürdü…

Bir gün akşam eve gelmiştim ve yorgundum. Gökçe o gün erken gelmişti ve evden hoş yemek kokuları yayılıyordu. Geldiğimde onu mutfakta buldum; üstünde minnacık eteği olan, bol dekolteli bir elbise vardı. Gökçe dizinin üstüne gelecek etek giymeyen, dar giyinmeyen, dekoltesini kapatan bir kadındı ve bu elbiseyi ilk kez görmüştüm.

Ona sarılıp kısaca hatırını sorarken aklım elbisedeydi. Biraz geri çekildim konuşurken ve göz ucumla onu izlemeye koyuldum. Çorap giymemişti, göğüsleri dekolteden neredeyse taşacak gibiydi. Hafifçe eğilmesi kalçalarının açığa çıkması için yeterliydi. Elbise incecikti ve iç çamaşırının hatları ve hatta rengi bile hafifçe belli oluyordu. Ayaklarında ilk kez gördüğüm yüksek topuklu bir ayakkabı vardı, o topuklu giymezdi bile! Gözlerimle onu adeta soyduğumu anladı;

-Gözünü alamadın aşkım?
-Çok… Çok hoş olmuşsun. Genelde giymezdin böyle şeyler. Alışkın değil gözlerim.
-Değil mi ama , ne kadar güzel olmuş. Artık karar verdim böyle giyineceğim aşkım. Sende gözlerini alamadığına göre…
-Nasıl istersen aşkım.
-Benim içinde yeni böyle giyinmek. Öğlen yemek arasında kızlarla yeni açılan bir mağazaya girip aldım. O zamandan beri çıkartmadım…

Şok olmuştum. Kıskançlıkla tahrik olmak arasında bir noktadaydım. Hem bu elbiseyle o kadar erkeğin içinde, ofiste çalışmasını, yolda yürümesini kıskanıyor ve rahatsız oluyordum hemde tahrik oluyordum… Benim şok olduğumu görünce birden kahkaha patlattı.

-Korkma hemen, sadece evde giydim Aşkım. Hoşuna gider diye düşündüm ve görüyorum ki yanılmamışım.

Karşılıklı güldük ve yemeğimize oturduk. Ama aklımdan çıkmadı onu başka erkeklerin izlemesi. Sinir bozucu bir durum bu, inan bana. O gece onu arkasından becerirken aklım başka erkeklerin onu arzulayan gözlerle izlemesindeydi…

Günler böyle geçerken Gökçe farklı türden şakalar yapmaya başlamıştı. Sanki bir şey söylemek ya da yapmak istiyor ama kendini engelliyor, önce beni alıştırıyordu. Bunu anlamam uzun sürdü.

Bir gün güzel bir pikniğe gittik yakınlarda bir ormana. Gökyüzü açıktı, yerler yemyeşildi. Etrafta kimseler yoktu. Oturduğumuz yer hafif yüksekti ve tüm çevreyi görebiliyorduk, arkamızda kocaman bir orman vardı. Uzun süre eğlendikten ve karnımızı doyurduktan sonra birer bira açtık ve ağacın gövdesine verdik sırtlarımızı. Çoook uzaklarda bir çoban beş on koyunun başındaydı, onun dışında kimseler yoktu. Ağacın gölgesi bizi korumaya yetiyordu zaten istenmeyen gözlerden.

Bu sefer ben bir atak yapmak istedim ve biramı bir dikişte bitirip şişeyi yere bıraktım. Gökçe sırtını ağaca dayamış, bacaklarını uzatmıştı. Dizlerinin altına inen, bol bir etek giymişti. Hemen ayaklarının dibine gidip bacaklarını araladım, eteğini birazcık sıyırdım ve oral yapmak niyetiyle dilimle bacaklarını yalayarak yukarılara çıkmaya başladım. İçine iç çamaşırı giymediğini o zaman gördüm. Bu gerçekten şok ediciydi. O kadar zamandır içinde bir şey yokken gezinmişti. Tamam çok kalabalık yerlere gitmemiştik falan ama yine de içim bir garip oldu.

-Bana oral yaparsın diye düşünüp bir şey giymemiştim. Sana kolaylık olsun maksat.

Dedi şehvetle ve eliyle başımı kavrayıp vajinasına iyice yaklaştırdı beni. Bir yandan oral yapıyor bir yandan düşünüyordum. O ismimi sayıklarken işim çok zor olmamıştı, hızlıca boşaldı. Gökçe diğer kadınlar gibi boşalma problemi yaşayan bir kadın değildi, bu özelliğine çok kereler şükretmişimdir.


O boşalınca biraz daha sürdürdüm dilimle klitorisini uyarmayı ve sonra kalkıp yerime tekrar oturdum. Aklım iç çamaşırı meselesindeydi. Sessizce oturuyorken bu sefer benim pantolonumun üstünde onun eli geziniyordu, zaten penisim çok sertti. Ona oral yapmak her zaman hoşuma gitmişti ama o an penisimin sertliğinin sebebi iç çamaşırı meselesiydi. O fermuarımı çoktan açmış, düğmeyi çıkartmış ve pantolonumu indirmekle meşguldü.

Nihayet pantolon ve iç çamaşırımdan kurtulan penisim ortaya çıktığında Gökçe hiç vakit kaybetmeden üstüne tükürüp ağzına aldı. Oldukça iştahlı bir şekilde penisim ağzına almışken diğer taraftan parmaklarıyla kasıklarımda geziniyordu. Bu oral seks oldukça hoşuma gitmeye başlamıştı ama daha boşalmak istemediğim için kafamı dağıtmaya çalışıyordum ki boşalmama oldukça vardı. Ritmik bir şekilde penisimi ağzına alıp ileri geri yalayan Gökçe bir ara hafifçe doğruldu penisimi ağzından çıkartıp ve ileride koyunları otlatan çobana gözü takıldı.

-Adam iyice yaklaşmış. Acaba o da mı oral istiyor aşkım?

dedikten sonra tekrar penisimi ağzına aldı. Durduk yere yaptığı bu hareket, söylediği bu sözler üzerine farkında olmadan sınıra geldim ve kelimenin tam anlamıyla sarsılarak boşalmaya başladım. İç çamaşırsız karım ve bize doğru yaklaşan çobanın oral seks ihtiyacını düşünen karım… Yine başka erkekler… Boşalmam bitmek bilmiyordu, Gökçe ağzından penisimi çıkartmadan, tek damla ziyan etmeden yalamaya, emmeye devam ediyordu. Nihayet işi bittiğinde o da doğruldu ve bana gülümsedi. Dudağının kenarında kalan spermi parmağıyla ağzına götürüp onu da yuttu. Aklımı almıştı, azgınlığım dinmemişti. Hala hafifçe penisim üzerinde dolaşan eli bile beni çıldırtmaya yetiyordu, halbuki daha saniyeler önce boşalmıştım! Gökçe yarım kalan birasından bir yudum alıp derin bir iç çekti. Gözlerini gözlerime dikti, dudaklarında çok hoş bir gülümseme vardı. Huzur, mutluluk böyle bir şeydi demek!

-Çok hoşuna gitti bu arada oral galiba aşkım, ne kadar çok sperm geldi öyle.
-Hiç sorma aşkım…

Gökçe’nin eli hala penisim üzerindeydi. Gözleri yine çoban ve koyunlarının olduğu taraftaydı. Adam nispeten yaklaşmıştı ama hala mesafe vardı, ne yaptığımızı görmesi oldukça zor bir noktadaydı hala.

-Yaşlı bir adam galiba aşkım şu çoban. Acaba az önce ağzıma penisimi aldığımı fark etmiş midir? Acaba ‘orada oral yapan bir kadın var, şansımı deneyeyim yanlarına gidip.’ diye düşündüğü için mi yaklaşmıştır?

Tüm bunları söylerken eli penisimi iyice kavramış ve sıvazlıyordu. Resmen beni başka erkekler konusunda koşulluyordu. Başka erkekler konusuna aklımı taktığımı, tahrik olduğumu anlamıştı. Usta bir pazarlamacı gibiydi, ben fark etmeden beni bir noktaya getirmek istiyordu. O zamanlar bu kadar farkında değildim bu davranışlarının…

-Karının değerini bil Galipçiğim! Bak sana ne güzel oral seks yapıyor. Eminim bu adama hayatı boyunca öyle güzel oral seks yapılmamıştır.

Bunları söylerken eline tükürdü ve tekrar penisimi sıvazlamaya başladı.

-Sen burada ve evde ve hatta bir çok farklı mekanda karının vajinasının, kıç deliğinin, ağzının, göğüslerinin, bacaklarının, ellerinin tadını çıkartıyorsun. O adam ise koyunların peşinde ömür tüketiyor. Acıdım vallaha.

Bunu dedikten sonra kıkırdadı ve yanağıma bir buse kondurup tekrar penisimi ağzına aldı. Tek kelime edemeden, karşı gelemeden, içimde düşünceler savaş veriyorken kendimi yine karıma teslim etmiştim. Penisimi dibine kadar ağzına alıyor sonra tamamen çıkartıyordu. Tekrar almak için her seferinde dudakları penisimin baş kısmını kavrıyor ve baş kısmını diliyle yavaş geçip tekrar hızlıca ilerliyor ve sonuna kadar ağzına alıyordu. Bu sırada yine eli rahat durmuyor, hafif hafif yumurtalıklarımı avuçluyor, bazen hafifçe sıkıyor, bazen üzerinde gezdiriyordu. Eli hala yumurtalıklarımda gezerken yine başını kaldırıp çobanın olduğu tarafa baktı.

-İyice yaklaşmış mı bana mı öyle geliyor? Adam niyeti bozmuş olabilir aşkım, biran önce seni boşaltıp toplanalım, çünkü bir oral seks daha yapacak halim kalmadı…

Bu ne demekti? Yani ‘bir oral seks daha yapacak halim kalmadı’ diyerek adam gelirse ona da oral seks yapacağı anlamına geliyordu. Evet bu bir şakaydı ama zihnim o an sadece çobanın pantolonunu indirdiğini ve karımın bana bakarak yavaşça oral yapmak niyetiyle ona yaklaştığını düşlüyordu. Boşlamaya başlamıştım, bir önceki kadar fazla, bir önceki kadar sert…

Ben boşaldıktan sonra bir müddet daha oturduk; havadan sudan bahsettik ve toparlanıp kalktık. Elbette ben çobandan, tahrik olduğumdan vs bahsetmedim, o da konuşmadı o konu hakkında. Belki basit bir şakaydı ama ben tahrik olmuştum, artık aklıma girmişti. İşin kötüsü Gökçe bunun farkındaydı. Eşimi paylaşmak gibi bir isteğim, düşüncem yoktu o zamanlar ama tahrik olmaktan kendimi alamıyordum…

Günler günler sonra yine bir gün yorucu bir günün ardından salonda yan yana uzanmış tv izliyorduk. O bana sırtını dönmüş, ben arkasından sarılmıştım. Altında ince bir tayt, üstünde bol bir bluz vardı galiba. Evde çok rahat giyiniyordu, beni tahrik etme fırsatını elinden asla kaçırmıyordu. Aslında sevişmek iyi gelir diye düşünmeme rağmen yorgunluktan hamle yapamıyordum. Bir ara Gökçe hareketlendi, kalçalarını hafifçe oynatmaya başladı.

Penisim bu hareketlenme ile birazcık sertleşti. Gökçe elinin penisime götürüp kalçasının arasına soktu ve hafif hafif kalçalarını oynatmaya başladı. Penisim iyiden iyice tepki verdi. Gökçe hiç konuşmadan taytını sıyırdı ve penisimin başını ip gibi incecik iç çamaşırını kenara sıyırarak vajinasının girişine götürdü. Vajinası oldukça kuruydu o yüzden içine almadı. Bende ona uydum ve hafifçe hareket etmeye başladım. Kaşık pozisyonunda yatarken penisim vajinasının girişinde hafifçe salınıyordu ileri geri.

-Her zaman sekse hazır olmanı seviyorum kocacığım.

bunu söyleyip hafifçe kalçasını geriye doğru ittirdi ve penisim azıcık ıslanmış vajinasına giriverdi. Sadece kafa kısmı girmişti ve bu bile Gökçe’nin derin bir ‘ohhh’ demesine yetti. Bende penisimi çıkarttım ve tekrar soktum içeriye, yine sadece başı girmişti. Gökçe’nin hoşuna gittikçe bunu yapmaya, hızlanmaya devam ediyordum. Sadece penisimin kafası giriyor, biraz bekletip tamamen çıkartıyordum ve tekrar giriyordum. Artık vajinası iyice ıslanmıştı ve bende daha fazlasını istiyordum; birden tüm penisimi sertçe Gökçe’nin içine sokuverdim. Gökçe irkildi ve zevkle bağırdı. Penisimi tekrar çıkarttım tamamen ve tekrar sertçe girdim, Gökçe yine yüksek sesle inledi. Daha sevişmemiz yeni başlıyordu ve bende onun gibi oldukça keyif alıyordum.

Biz koltukta sevişirken seslerimizden dolayı artık televizyonun sesi duyulmuyordu. Gökçe bağırdıkça ben daha çok zevke gelip daha hızlı girip çıkmaya başlıyordum. Gökçe bana başını döndürüp dudaklarıma yapıştı ve böylece seslerimiz kısılmış oldu. Ortalıkta hafif iniltiler ve onun kalçalarına çarpan kasıklarım dışında televizyonun sesi vardı. Gökçe benimle öpüşürken eline kumandayı aldı ve televizyonun sesini açtı. Sesimizin gitmesini istemiyordu. Bu düşüncemi doğrulamak istermiş gibi dudaklarını dudaklarımdan ayırıp;

-Sesimiz çok çıkıyor. Üst katta oturan bekar adamın bizi duyup, beni düşleyerek mastürbasyon yapmasını istemeyiz diye düşündüm.

Tüm bunları söylerken ben onun içine girip çıkmaya devam ediyordum. Cevap vermeden doğruldum ve doggy pozisyonuna getirdim onu ve sertçe içine girmeye başladım karımın. Gökçe’nin haykırışları arttı. İniltilerinin arasında şuna yakın bir şeyleri söyledi;

-Aşkım ben adam duymasın diye uğraşırken sen beni bağırtıyorsun. Geçen çobandan kurtulduk ama bu adamdan kurtulamayabiliriz, sonuçta komşumuz…

Ben bu kelimeleri duyar duymaz içine boşaldım. Bu sırada Gökçe klitorisini okşayarak kendini tatmin ediyordu. Ben ‘boşalıyorum!’ diye haykırınca o da bir süre sonra boşalmaya başladı. Seslerimiz televizyonun sesini geçmişti, emindik…

Bu ‘başka erkekler’ anlattığım gibi sürekli seks sırasında Gökçe tarafından dillendiriliyordu oldukça kaçamak şekillerde, şaka yapar gibi… Üstüne konuşmuyorduk ama artık ikimizde bunun bizi tahrik ettiğini biliyorduk. Onunla her seks yaptığımda ‘keşke başka erkeklerden bahsetse’ diye düşünürken buluyordum kendimi. Bazı şeyleri anlamak, kendine itiraf etmek zor gelir. Bende o yüzden bu düşünce gelir gelmez kaçıyordum o düşüncelerden o zamanlar.

Günler ve sevişmeler bir birini takip ederken ikimizde hayatımızdan mutluyduk. Geziyor, eğleniyor, sevişiyor, çalışıyor hayata devam ediyorduk. Bir gün eve geldiğimde dünden kalan yemekleri ısıtmaya başladım, masayı kurdum ve Gökçe’yi bekledim. O da geldiğinde masaya oturduk ve güzel bir yemek yedik. Yemeğin ardından ben koltuğa uzanıp yeni başlayan aksiyon filmine daldım, Gökçe bulaşıkları halletti. Aradan bir süre zaman geçmişti ve Gökçe seslendi. Yatak odasına doğru gittim. Kapıyı açınca beni hoş kokulu mumlar ve jartiyer çorabı ve yüksek topuklu ayakkabı dışında üstünde hiç bir şey olmayan Gökçe karşıladı. Yatağa uzanmıştı, gözlerinin içi gülümsüyordu. Karşılıklı gülmeye başladık bende yatağa oturunca. Ellerim bedeninde gezinmeye ve dudaklarım dudaklarıyla buluşmaya başlamıştı ama o kendini geri çekti.

-Bugün farklı bir şey yapacağız.

deyip yataktan kalktı. Dolaptan kelepçe setini çıkartıp beni sırt üstü yatağa yatırdı. Ellerimi yatağın başlığına bağladı. Ayaklarıma kelepçeler geçirip yatak başlığının uçlarına doğru bir ip yardımıyla iyice gerdirerek bağladı. Artık bacaklarım açık ve hafifçe havada, sırt üstü bir şekilde yatıyordum. Sırtıma ve belime yastık destekleri koydu. Erkek halimle misyoner pozisyonunda bir kadın nasıl yatarsa öyle yatıyordum. Heyecanlamıştım. Hareket edemeyecek halde bağlamıştı beni. Sonra ağzıma topu yerleştirip onu bağladı, ses çıkartamayacaktım, konuşamayacaktım. Olsun, hala gözlerimle o harika, kusursuz bedeni süzebiliyordum. Ben ne olduğunu anlamadan göz bandını taktı Gökçe. Bu hoşuma gitmemişti.

-Bana güven…

dedi ve yatağın üstünde hareket etmeye başladı. Artık vücudumda parmakları hafifçe geziyordu, arada göğüslerini değdiriyordu vücuduma. Beni yavaş yavaş baştan çıkartıyordu. Bir ara diliyle boynumu yalamaya ve göğsümden aşağıya doğru inmeye başladı. Harika bir şeyler olacak gibi hissediyordum, içim içime sığmıyordu. Tüm bu olanlar tahrik ediciydi.

Diliyle penisimin kök kısmına kadar yavaş yavaş yalayarak inmişti. Penisimin dibini yalamaya başlamıştı ama penisime dokunmuyordu. Bir eli kasıklarımdan dizime kadar olan kısmı okşarken bir eliyle yumurtalıklarımda geziniyordu. Dili nihayet penisimin dibinden ortasına kadar çıkarken ben kendimden geçmiş haldeydim. Gözlerim kapalıyken olanları göremiyor ama hayal edebiliyordum. Odaklanmıştım kasık bölgeme. Her hareketini hissediyor, her seferinde içim ürperiyordu. Bir ara diliyle penisimi iyice gezindikten sonra penisimi göğüslerinin arasına aldı ve hafifçe ileri geri yapmaya başladı. Ohhh, bu ne kadar güzel bir histi öyle!

-Aşkım dün gece bir rüya gördüm. Sana anlatmalı mıyım bilmiyorum.

Tüm bunları söylerken elleri kasıklarımda ve yumurtalıklarımda geziniyordu. Penisim ise göğüsleri arasında yavaşça ileri ve geri kayıyordu.

-Rüyamda salonda oturmuş seni beklerken kapı çaldı. Üstümde o sevdiğin kısacık elbise vardı, ayağımda topuklu ayakkabılarım. Sen geldin zannedip kapıyı açıyordum ve eski sevgilimi görüyordum kapıda.

Zevkin doruk noktalarında neden bu tür bir rüyayı anlatıyor diye sorgulamaya başlamışken ‘eski sevgili’ ve ‘kısa elbise’ detayları zihnimi kızgınlıktan tahrik olmaya doğru çekiyordu. Bir yandan rahatsız olmuş bir şekilde dinliyor, bir yandan odak problemi yaşıyordum. Tüm duygular, tüm düşünceler birbirine girmişti kafamda.

-Rüyamda bu eski sevgilim, hani adı Halil olan bir şey demeden içeri girdi. Bende bir şey diyemedim. Gidip senin oturduğun tekli koltuğa oturdu ve dizine vurarak dizine oturmamı işaret etti. Ben kendimi birden çıplak olarak onun dizinde oturur halde gördüm sonra kendimi. Halil bana ‘eskisi gibi yine anal yapalım mı?’ diye sordu ve ben cevap veremeden yere doğru hamle yapıp beni doggy pozisyonuna getirdi.

O anlattıkça zihnimde kavga eden düşüncelerin içinden tahrik olmak galip gelmeye başlamıştı ve artık kendimi eşime bırakmıştım. Hem çok rahatsız edici, hem bu kadar tahrik edici bir şey karşısında her yerim bağlıyken ne yapabilirdim ki?

-Sonra penisini ıslattı ve kıçımın deliğine penisinin başını iyice dayadı.

Bunu söylerken penisimi göğüslerinin arasından çıkarttı, artık sadece elleri geziniyordu. Sesi hem baştan çıkartıcı, hem düşünceli geliyordu. Bense boşalmak üzere olduğumu fark ettim, penisime dokunsa boşalacaktım ama o bırakmıştı.

-Ne yapacağımı bilemedim o an rüyamda. Penisi yavaşça içime girerken zevk aldığımı fark ettim, çok ama çok yavaş giriyordu… Anlatırken utanıyorum bunları… Anlatmak istedim, aradan çıksın istedim bu rüyanın. Tüm gün aklımı kurcaladı. Anlayışlı olduğun için ve basit bir rüya olduğu için takmayacağını düşündüm.

O anlatırken ben resmen boşalabilmek için kıvranıyordum. Tüm bu olanlara ek olarak rüyanın devamını duymak için can attığımı fark ettim. Ne olmuştu, Halil karımı iyice becermiş miydi kıçından? Ne olmuştu o rüyada?

-O deliğe artık tamamen girmesine çok az vardı rüyamda, bunu hissediyordum. Kendimi kasmıştım ama birden bunu çok istediğimi fark ettim. O sırada başımı geriye çevirdim ve Halil ile göz göze geldik. Yüzünde bir tebessüm belirdi ve penisinin tamamını içime sokuverdi. Canımı acıtmadan, beni çok zorlamadan hepsini almıştım. KAsıklarını, vajinama çarpan yumurtalıklarını hissettim resmen! Ben haykırdım ve o sırada uyandım. Uyanınca boşaldığımı fark ettim ve utandım. Her neyse, anlattım bitti işte.

bunları dedikten sonra penisime dokunmamaya dikkat ederek kasıklarımı, yumurtalıklarımı diliyle olabilecek en ıslak şekilde yalamaya ve emmeye başladı. Ahh bir penisime dokunsa ve boşalabilseydim. Zihnimden karıma arkadan giren bir adamın görüntüsü yerleşmişti. Artık titremeye başlamıştım, yumurtalıklarım ağrımaya başlamıştı. Öylece boşalmadan durmak çok zordu. Gökçe o sırada hala kasıklarımı ve penisimin çevresini yalamakla meşguldü.

-Tam hatırlamıyorum şu an ama rüyada aynı zamanda açık kapıdan sen girmiş olabilirsin ben haykırdığım sırada. Hani içime girdiğinde haykırdım demiştim ya tam o sırada işte yani. Ama emin değilim o detaydan.

bunu söyleyip penisimi tek hamlede ağzına aldı. Boşaldım, hiç durmayacak gibi boşaldım, titreyerek boşaldım… O gece rüyanın konusu açılmadı tekrar ama zihnimde bir kısım iyice rahatsız olmaya başlamıştı…