Ünal artık benim zevk elemanımdı

Sosya medyada paylaş:

O uzun ve sıkıcı günlerde mahalleden arkadaşlarla yazları akşama doğru halı saha maçları yapardık. Böyle günlerde bizler sahada futbol oynarken bazen komşumuzun oğlu Ünal ı sahadan biraz uzakta ya bisiklete binerken ya da yaşıtı olmayan çocuklarla takışırken görürdüm. Ünal kumral, 170 cm boylarda, 65 kg civarı balık etli biriydi. O zamanlar lise ikiye gidiyordu. Hem tüysüzlüğüyle hem baby face suratı ile bir kızı andırıyordu. Fiziksel yapısıyla tavır ve davranışları da uyumluydu, yani biraz kırıktı. Onun bu yanını bilen yaşıtları onu canları sıkıldıkça arada döverlerdi. Hatta birkaçının bu çocuğa pandik attığına Ünal ın da de onlardan kaçıp küfrettiğine tanık olmuştum.

Ünal ın annesi Aysel abla ile annem arkadaştı, Aysel abla bazen bize gelir annemle sohbet ederdi. Geldiğinde oğlu Ünal ı ve küçük kızı Sonay’ı da zaman zaman bize getirirdi. O güne dönersek, halı saha maçında kavga etmiştim, can sıkıntısıyla eve dönüyordum. Yolda Ünalı ve yanındakileri gördüm. Ünal ile aynı yaşta olan çocuklar Ünala pandik atıp kalçalarını sıkıyor, çocuk bunları itip küfredince de tokatlıyorlardı. O zamana kadar Ünalın arkadaşlarından dayak yiyip, taciz edilmesiyle çok ilgilenmemiştim ama kafam bozulduğundan ve çatacak yer aradığımdan Ünala sataşan itlere bir iki tokat patlatıp, Ünal a: “sen ne biçim adamsın lan, ezdirme kendini” deyip kolundan çekerek önüme kattım. Aynı binada oturuyorduk, onlar bizden iki kat daha aşağıdaydı. Ünal apartmana girince annesinin evde olmadığını söyleyince mecbur bize götürdüm. Bizde herkes çalışıyordu, ev boştu.


Karnımız açtı, beraber sandviç yedikten sonra televizyonun başına oturduk ama öğle ortasında televizyonda bir bok olmadığından sıkılıp bilgisayara geçtik. Ünal bilgisayar masasına geçti, bense arkadaki çekyata oturdum. Ünal sürekli “Saffet abi sağol, beni koruduğun için” diyordu. Güneş odamıza vuruyordu ve ilk kez o yoğun ışık atmosferinde Ünalın kolları ile bacaklarının şahaneliğini fark ettim. Altında dizlerinin bir karış üstünde biten açık mavi bir şort vardı, görebildiğim kadarıyla bacakları o kadar biçimli ve kadınsılardı ki doğrudan o bacakları bir kadına monte etseniz bir erkeğe ait olduğunu kesinlikle anlayamazdınız. Kolları da bir o kadar narin ve zayıftı. Bembeyaz kollarında ve bacaklarında tek bir tüy yoktu.

Kendimi durdurmak istesem de Ünal ı süzüp incelemeye devam ediyordum. Dudakları kırmızı ve incecikti. İncecik kaşları, yeşil ufak gözleri ve hafif bir pembemsilikte yanakları öpmek istiyordum. Önce yavaşça öpmek istiyordum dudağının kenarından sonra çenesinin altında tutup dudaklarını öpmek istiyordum.
Sikim kalkmıştı, kalbim de küt küt atıyordu.


Birden Ünalın üstüne atılıp onu sıkıca kavrayıp kendime çektim,
Ünalın boynunu, yanaklarını ve dudaklarının kenarını dakikalarca öptüm, Ünal sonlara doğru başını benden yana çevirdi ve ter içinde kalan elimden elini kaldırarak yanağımdan yavaşça tutup beni dudaklarının tam ortasına doğru çekti. Ünalın dudaklarını aşkım diye inleyerek öpüyordum, incecik dudakları ağzımın ve dudaklarımın içinde kayboluyor, sert ısırıklarımla dudaklarını Ünalın iniltilerine, acı iniltileri de eşlik ediyordu. Yavaş yavaş ayağa kalktık, Ünal koltuğu öne itip bize yer açmak için arkasını bana dönerek koltuğu biraz ileri sürdü. Saniyeler süren o anlarda altımdaki boxerı çıkarıp attım, sikim kıpkırmızıydı. Ünal’ın koltuğu öne iterken beni azdırmak için özellikle kıvırdığı kalçalarına dayanamayıp şortunu ve külodunu indirerek daldım. Yarağımı ünal’in bembeyaz, tatlı, dolgun kaçlarının arasına sürtüyordum.

Ünalda bana doğru kendisini bastırdı. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibiydi. ünal hızlı hızlı nefes alıyor hafifçe inliyordu, aletim şişmişti. ünal bana daha da yaslanıyordu, bir elimle önce beyaz t-shirtünü yukarı sıyırdım ve elimle belinin yukarısından karnına, göğsüne ve meme uçlarına kadar elimle okşamaya başladım. İkimizi de ateş basmıştı, yanıyorduk. Dayanamıyordum… ünal o 10 saniyelik sürede arkasına bakmadı. Bense çırılçıplaktım. Heyecanımı, azgınlığımı zapt edemiyordum o anlarda. Dünya batsa, rezalet çıksa, sonu mahkemede bitse bile ünal ı bağırta bağırta sikecektim. ünalı kendime çekip yüzünü bana dönmesini sağladım. Sanırım suratım vahşi bir hayvanı andırıyordu, ünal ise kızarmış, dudakları aralık bir şekilde başını öne eğerek sikime bakıyordu.

Öyle tatlıydı ki yüzü…T-shirtünü çıkardım, pembe meme uçları ve bembeyaz pürüzsüz göğüsleri ve ufacık karnı karşımdaydı. Kendimi tutamayıp yüzüne dikkatli dikkatli baktım. Elimle çenesinden tutup başını kaldırarak yüzüme bakmasını sağladım. Gözlerimizle birbirimizi yiyorduk. Uzatmadan dudaklarına yapıştım, yatağın üzerine yığıldık. Altımda küçücük kalmıştı. İlk seferde dudaklarını kaçırsa da dudaklarım minik, ince dudaklarını kuşatmıştı. Dilimi ağzının içine sokuyordum, dillerimiz dans ediyordu. Birkaç dakika sonra ellerini yataktan kaldırarak sırtıma koydu. Bense ellerimle onun sarı yumuşak saçlarını okşuyor ve meme uçlarında geziniyordum. Küçük tatlı ısırıklarımla ünal iyice kıvama gelmiş ve inlemeye başlamıştı. Başımı o güzel boynuna dayayıp öperek omuzlarına kadar indim. Vücudu tam bir parlak pürüzsüz kız vücuduydu, eski sevgilim nurtenin vücuduna on basardı öptüğüm titreyen, kadifemsi beden.

Ağır ağır tadına vararak memelerine geldim, bir elimle memelerini okşarken, dilimle usul usul meme uçlarını dilleyip ıslatıyordum. Ünal ın inlemeleri iyice artmıştı, körpe kız gibi kısa kısa ve sık sık inliyordu ahh ahh diye. Doğrulup patlamaya hazır vaziyetteki yarrağımı Ünal ın ağız hizasına getirdim. Ünal da hemen doğrulup sikimi avuçladı ve dilleyip yalamaya başladı. Patlayacak gibiydim. Kafasına tutarak iyice ağzının içine soktum. “karıcım işte böyle….benim minik oğlan prensesim….ahhhh… orospum harikasın…. birazdan içini ısıtıcam…senin tatlı deliğini doldurcam güzelim…”ünalın ağzına ve yüzüne hayvansı sesler çıkararak şakır şakır attırdım. nal hemen banyoya koştu. Birkaç dakika sonra geldiğinde yüzüme bile bakmadan t-shirtünü alıp kapıya yöneldi. Hemen kalkıp kapıya koştum, çırılçıplaktım ve kapı açıktı.

Merdivenin başında Ünal’i tutarak, biraz zorla da olsa onu eve tekrar soktum. Dışarıda biri bizi bu halde görse herhalde çıngar çıkardı. Ünal ağlamaklı bir sesle “gidicem gidicem” diyip duruyordu. Belli ki korkmuştu. Kapıyı kapatıp onu ikna etmeye çalışıyordum, dudaklarını büküp yere bakması ve ağlamaklı sesi beni yine azdırmıştı. Başını yukarı kaldırarak zorla dudaklarını öpmeye başladım. Bu sefer daha hırçındı ama ben de kararlıydım. Dudağımı ısırınca suratına tokadı yapıştırdım. Ellerimle şortunun altından kalçalarını avuçladım, kendisini sıkıyordu. Ama okşayıp öperek, güzel sözler söyleyerek çözülmesini sağladım. Artık öpüşmeye o tüysüz, seksi oğlan yön veriyordu. Parmaklarım deliğindeydi, külodunun içi ıslaktı, ikimizde terli ve ıslaktık ama birbirimizi delice istiyorduk. Ünal ın dudaklarından kurtulup şortunu indirdim, minicik pipisi kalkmamıştı bile. Kalçalarını bana doğru çevirdiğinde vurulmuştum yine…

Bembeyaz, pürüzsüz, dolgun ve çıkıktı. Kıvrımlarını ellerimle ağır ağır okşuyor, ıslak ıslak yalıyor ve öpücükler konduruyordum. Kalçalarını biraz daha aralayıp deliğine baktım, tek bir kıl yoktu. Bu deliği uzun uzun yalamak istiyordum. “Karıcığım” deyip, doğrularak kucağıma aldım, şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Duşun altına birlikte girdik. Su saçlarımızı ıslatmıştı, Ünal ın nefis vücudundan akıp gidiyordu. Dayanamayıp dudaklarına yapıştım, sırtını fayansa dayamıştı. Sikimi kalçalarına dayadım. Uzun uzun öpüştük ve artık Ünal ı sikmek için yanıp tutuşuyordum. Ellerimle vücudunu ve deliğini sabunladım.

Birlikte kurulanarak odamdaki yatağa geldik. Ünal ın çenesinden tutup bir öpücük kondurdum ve “bana artık kocacım diyeceksin” dedim. Sonra yatakta domalır bir pozisyona getirdim. Muhteşem kalçalarını avuçladıktan sonra, deliğini dillemeye başladım. Ünal; kocacım, aşkım diye inliyordu. Vazelini birazcık
parmağıma sürerek deliğini yağladım. Ağır ağır başparmağımı soktum. İnleyerek içine aldı. İki parmağımı aynı şekilde sokunca kıvama geldiğini anladım. Demir gibi sertleşmiş kalın yarrağımın başını hafif hafif sokmaya başladım. Ünalın inlemeleri bağırtıya dönüşmüştü, o kadar çok bağırıyordu ki etraftan duyan olacak diye korkmaya başladım. Sikimin başını biraz ani bir hareketle sokunca “yapma” diye bağırdı. “karıcım korkma yavaş yavaş” diyerek sakinleştirdim. Hafif oynatarak ve biraz da bağırtarak sikimin tamamını soktum.

Ünal acı çekiyordu ama her sokuşumda acısı biraz azalırken zevki de artıyordu. İçi sıcacıktı, kalçalarını tokatlaya tokatlaya derinlerine girip çıkıyordum Ünal. bağıra bağıra inliyordu. Yavaş yavaş alışmaya başladı, artık sadece inliyor ve “kocacım” diye söyleniyordu. İçine patladım Ünal.ın Sonra yanına uzandım, üst üste iki halı saha maçı yapmış gibiydim. Komşumun gay oğlunu sikmiştim, bir lise öğrencisini sikmiştim. Annemin en samimi arkadaşının oğlunu becermiştim. İlk kez bir erkekle beraber olmuştum. İlk kez böyle boşalmıştım. Ulan sahi ben ne yapmıştım? Bu sorulara yenileri ekleniyor ve kafam bu sorularla dolup taşıyordu ki Ünal ın yarrağımın üzerini ıslatan dil darbeleriyle bu şoktan çıktım.

Sikimi o kadar güzel emip, yaladı ki boşalmaya yakın ağzından çekerek yüzüne boşaldım. Sonra yüzündeki dölleri ellerimle silerek Ünalı kucağıma alıp öperek duşa götürdüm.