Hafta sonu Paris tatilimizde karım ve Ferit

Sosya medyada paylaş:

Paris’e indiğimizde karım da ben de çok keyifliydik. Çok sevdiğimiz bu şehre tekrar gelmenin heyecanıyla bir taksiye atlayıp otelimize vardık. Oldukça merkezi yerdeydi otelimiz. Vakit kaybetmeye niyetimiz yoktu. Valizlerimizi açar açmaz dışarı çıktık. Kış soğuğuna aldırmadan özlediğimiz güzel sokaklarda dolaşıyorduk. Vitrinleri, binaları, insanları seyrede seyrede saatler geçti. Soğuktan yorulduğumuzu hissedince ısınmak için bir Cafe’ye girdik. Ağzımız sulana sulana baktığımız vitriden nefis gözünen birer sandviç seçtik. Pencere kenarında bir masaya oturup gelen geçeni seyederek yedik. Hem ısınmış hem de dinlenmiştik. Banu’nun çok istediği bir müzeye gidecektik öğleden sonra.

Cafeden çıkmadan, karımın aklına kız kardeşinin burada yaşayan arkadaşı geldi. Parise gideceğimizi söylediğimizde kız kardeşi Aslı, arkadaşının adını vermiş ve mutlaka aramamızı söylemişti. Ferit’i aradık samimi bir görüşmeden sonra akşam yemeği için buluşmaya karar verdik. Günün kalan kısmını bir müzede geçirmeyi karalaştırdık.

Otele gidip biraz dinlenmek iyi olurdu. Yürüyüş uzaklığındaki otelimize döndük. Dinlenip duş aldık. Hazırlanmaya başladık. Karımın seksi giyinmeye çalışmasından Ferit için planları olduğunu anladım. Bunu söylediğimde gülerek “Aslı ‘Çok yakışıklı ve çapkın’ dedi. Ona da benden bahsetmiş. Başka erkeklerle beraber olduğumu senin için de problem olmadığını anlatmış.” Bunu duymak beni heycanlandırdı ama benden habersiz böyle bir plan yaptığı için de bozulmuştum. Banu bunu hissesince gönlümü almaya çalıştı. Kırıtarak yanıma gelip yanağıma yumuşak bir öpücük kondurdu. “Aşkım, çok yakışıklı şu resmine bak” dedi. Telefonundan Aslı’nın gönderdiği resmini gösterdi. Gerçekten çok etkileyici biriydi. Keyfini kaçırmak istemediğim için. Gülümsedim. “Tamam sevgilim” deyip dudağına doğru uzandım. ” Aaaa, Tarık! Makyajımı bozacaksın yapma” deyip dudaklarını kaçırdı. Yaramaz yaramaz gülümsüyordu. Artık heyecanını saklamıyordu. Bu konuda uzlaşmayı Banu’yla evlenmeden önce kabul etmiştim. Erkeklerden çok zevk alıyor, doymuyordu. Güzel ve güçlü bir kadın olduğu için her zaman istediğini elde etmeye alışmıştı. Banu’nun bu kişiliğinden çok zevk aldığımı da farketmiştim. Böyle harika bir kadının kocası olmak her şeye değerdi. Aşıktım ona. Bu duygularla onun hazırlanmasını seyrettim.

Taksiye atlayıp Ferit’in verdiği adrese gittik. Güzel bir restauranttı. İçeri girdiğimizde dört kişilik masada tek başına oturan Ferit’i tanımak hiç zor olmadı. Bize bakıp gülümsemesiyle onun da bizi tanıdığını farkettik. Biz yanına varmadan ayağa kalkmıştı bile. El sıkıştık. Karımın elini sıkarken “Aslı’nın dediği kadar güzelmişsin gerçekten” dedi. Sandalyesini çekip oturmasına yardım etti. Karım beklediği ilgiyi görmekten memnundu. Fazla etkilenmiş görünmeden sadece kadınsı hareketleriyle Ondan hoşlandığını belli ediyordu. Erkeklerin onun peşinden koşmasına alışmıştı. Ferit bana dönüp” Nasıl geçiyor geziniz, Tarık?” dedi. Gezdiğimiz yerleri gördüklerimizi anlattık. Ilgimizi çeken şeyleri konuştuk. Bize görülmesi gereken yeni yerleri söyledi.

Şarabımızı, ardından da yemeğimizi onun tavsiyelerine göre ısmarladık. Sohbet oldukça samimi sürüyordu. Güzel şarabın getirdiği rahatlıkla daha da keyifli olmuştuk. Artık karımla Ferit açık açık flörtleşiyorlardı. Karımın Ferit’e bayıldığını farketmemem mümkün değildi ama bu seviyeye gelindiğinde beklenen romantik yaklaşımı henüz görememişti. Tanıdığım karım karşısındakinden bunu almadıkca yeşil ışık yakmazdı. Biraz daha mesafe koyarak sürdürmeye başladı sohbeti. Ferit tavrını değiştirmiyordu. Karımın bir inatlaşmaya doğru gideceği anlaşılıyordu artık. Karım Paris’in ne kadar romantik bir şehir olduğundan bahsetmeye başladı. Ferit, “Buraya romantizm için mi geldiniz? ” diye çapkın çapkın gülümsedi. Karım da ” “Tabii. Bu şehirde bu hava varken…” dedi kendinden emin bir tavırla. Karşımda kadınlığını iyi bilen bir kadın ve erkekliğini iyi bilen bir erkek vardı ve onların güç savaşına şahit oldugumu farkettim. Konuşulan romantizmin karımla benim aramdaki romantizm olmadığı besbelliydi. Ferit biraz durduktan sonra, ” Romantizmden daha büyük zevkler de var” dedi. Gülmüyordu. Uzunca bir beklemeden sonra karımın gözlerinin içine bakarak, “Bu akşam istediğim, senin gibi bir kadını sadece kendi zevkim için kullanmak” dedi.

Karım bozuldu ama farkettirmemeye çalışarak “Senin kaybın o zaman ” deyip gergin bir şekilde gülümsedi. Ferit “Zannetmiyorum” dedi kendinden emin sert bir tonla. Ortam tamamiyle değişmişti. Karımın sinirliliği artık gizlenmez haldeydi. Hiç böyle bir durumda kalmamıştı. Ferit hesabı istedi. Yabancı ülkede Türkce konuşmanın özgürlüğüyle karşılıklı atışıyorlardı. Ben sadece dinliyordum. Karımın bu saygısızlığa cevabını vereceğinden emindim. “Çok adi, karaktersiz biriymişsin. Aslı nasıl seni aramamızı istedi anlayamıyorum” dedi karım. Ferit gülerek “Senin gibi bir orospunun bana adi demesi çok komik” dedi. “Kocanın yanında bana vereceksin, ben de sana canım cicim muamelesi yapacağım öyle mi? Sen bir orospusun. Sana layık olduğun gibi davranırım.” Hesabı ödedi, ayağa kalktı bahşişi ayrıca çıkarttı adeta bizim üstümüze atar gibi masaya attı.

Karıma dönüp kararlı bir ses tonuyla ” Arabamı getirmeleri 5 dakika sürer. Dışarıya gelin” dedi. Kapıya doğru yürüdü ve çıktı. Karım sinirinden deliye dönmüştü. Arkasından “HAYVAN! ” dıye bağırdı. Elleri titriyordu. Öylece sessizce durduk bir süre. Sarılıp sakinleştirmeye çalıştım. Beni ittirdi. Sessizliği o bozdu. “Gidip haddini bildireceğim bu orospu cocuğunun” deyip kalktı. Bende onu takip ettim. Hızla paltolarımızı aldık. Giymeyi bile beklemeden fırladık dışarıya. Ferit arabasına binmiş gitmek üzereydi. Bizi görünce ayni sertlikle karıma “Öne otur” dedi. Karım öne ben arkaya oturduk. “Sen bir öküzsün!” Diye başladı karım. Tam bir orospu çocuğusun. Burda olmamın tek nedeni sana bunları yüzüne karşı söylemek.” Ferit hiç karşılık vermiyordu. Karım 15 dakikalık yol boyunca öfkesini kustu.

Bilmediğimiz bir mahallede durduk. Park ettik. Ferit’le birlikte arabadan çıkıp onu takip ettik. Güzel tarihi bir apartmana girip küçücük asansöre sığıştık. Kimse bir şey söylemiyordu. Karımın sinirden ya da soğuktan titrediğini hissediyordum. Yine koyun gibi Ferit’i takip edip dairesine girdik. O kendi platosunu çıkartıp astı. Karım öyle duruyordu. Ben de yanında. “Çıkartın paltolarımızı “dedi sakince. Çıkartıp astık onunkinin yanına. Çekingen bir şekilde baktım etrafa. Evi çok güzeldi. Duvarda Antika olduğunu zannettiğim tablolar vardı. Salona geçti bizde ardından. Kanepeye oturmadan kendine bir içki aldı. Karşısında ayakta duruyorduk. Ayak ayak üstüne atmış Bize bakıyordu. Karım hala kendisini teslim olmamış gibi göstermeye çalışıyordu.

Çok uzun gelen bir beklemeden sonra derin sessizliği Ferit bozdu.”Çıkart üstündekileri” dedi karıma aşağılayıcı bir tonla. Karım ” Allah belanı versin ! ” diye cevap verdi öfkeyle. Ferit ” Hadi soyun! ” Diye tekrarladı isteğini. Karım titreyen elleriyle yavaş yavaş üstündekileri çıkartmaya başladı. Bluzu ilk oldu çıkardığı. Ardından mini eteği. Fermuarını açınca ayaklarının üstüne düşverdi. Şimdi siyah sütyeni, siyah dantel kilotu, siyah çorap ve çizmeleriyle dim dik ayaktaydı. Ne gururu kaldıysa ona sımsıkı sarılmış gibiydi. Ferit “Çıkart sütyenini” dedi. Iki saniye tereddütten sonra karımın elleri sütyeninin kopçasına gitti. Önden açılan sütyeni karımın fazla büyük olmayan dip diri göğüslerini Ferit’in gözlerine sundu. Uçlarını dikliğinden tahrik olduğu anlaşıyordu. Ferit’in gözleri karımın düz göbeğine, ince beline sonra da geniş kalçalarına kaydı. Pürüzsüz esmer teni yumuşak ışıklandırmayla daha da muhteşem görünüyordu. “Indir bakalım kilotunu.” dedi “Malını görelim.” Karım elleriyle iki yandan tuttuğu kilotu aşağıya doğru çekti. Bıraktığında o da çizmelerinin üstüne düşüverdi. O güzel kadınlığı ortadaydı artık. Feritin yüzünde çok hafif bir gülümseme hissettim. Karımın ortası çizgi halinde hafif kıllı kenarları pırıl pırıl tertemiz, dudaklı kadınlığı arzuya şişmişti.

Karım Ferit’e gözlerini dikmiş düşmanca bakıyordu. “Çizmeler ve çoraplar da” lafını üstüne eğilip çizmesini çıkarmaya çalıştı ama zorlanıyordu. Ferit bana dönüp ” Ne biçim koca olacaksın sen? Yardım etsene karına” dedi. Hemen yaklaştım. Omzuma tutunup arkaya doğru bir dizini kırdı. Çizmesini tutup çektim. Biraz zor olmakla birlikte ikinci çekişte çıktı. Öteki tarafına geçtim. Ayni şekilde ötekini de çıkarttım. Ardından da siyah çoraplarını. Artık karım çırıl çıplaktı. Bir tanrıça gibi duruyordu. Bakışlarında hiç bir yumuşama yoktu. Ferit bana “Sen de soyun” dedi. Karımın yanında üstündekileri tek tek çıkarttım. Sikimin kalkık olması eğlendirdi Ferit’i. “Hoşuna gidiyor ha?” Utancımdan yere baktım. Cevap vermedim.

Oturduğu yerden kalktı. Bize doğru geldi. Etrafımızda döndü yavaş yavaş. Elini Banu’nun yuvarlacık kalçasına koydu. Sert bir şekilde avuçladı. Sonra yavaş yavaş okşayarak arkaya belinin çukuruna ve sırtına geldi. Elini öne doğru kaydırdı. O taş gibi dim dik göğüslerinden birini adeta dokunmuyormuş kadar hafifçe okşamaya başladı. Banu’nun meme uçları dışarıya fırlamış, iyice kocaman olmuşlardı. Nefes alışı değişmişti. Hala gözlerinde öfke vardı ama zevk aldığını gizleyemiyordu. Ferit o kadar güzel okşuyordu ki onları kıskanmamak mümkün değildi. Karım biraz gevşemek üzereydi sanki. Tam bu sırada Ferit o kocaman meme ucunu iki parmağıyla tutup asıldı. Banu “AHHHHH!” Diye bağırdı. N’apıyorsun? Hayvan!” Tekrar gerilmişti. Ferit meme ucunu bırakmadan “Özür dile” dedi sakince. Karım aksine, “Bırak hayvan herif!” Diye haykırdı acıyla. Ferit, meme ucundan asılrak Banu’yu aşağıya doğru çekti. Önünde diz çöktürdü. Banu özür dilememişti ama acı içinde diz çöktü. Ferit meme ucunu bıraktığında ona öyle kötü baktı ki ayağa kalkıp üstüne saldıracak zannettim. Ama öyle durup dim dik gözlerine bakmaya devam etti öfkeyle.

Ferit karıma tepeden bakarak pantolonunun kemerini çözdü. Fermuarını indirdi. Kilotunun altında ki kocaman şişkinlik korkutucuydu. Karımın gözleri oraya sabitlenmişti şimdi. Ferit Kilotunu aşağıya çektiğinde canavar gibi yarak dışarıya fırlayıverdi. Aman allahım ne büyüktü. Kalın, damarlı. İri başlı. Karım, sesi soluğu kesilmiş ona bakıyordu. “Öp onu” dedi Ferit. Banu’nun durduğunu görünce yarağını dibinden tutup hızla yüzüne vurdu. Banu bu darbeyle şaşırmıştı. Kendine gelir gelmez başını yukarıya kaldırıp Ferit’e baktı. Arzularıyla gururu arasında gidip geliyordu. Ifadesiz bir şekilde başını ileriye uzattı dudaklarını birleştirip canavarın ucuna bir öpücük kondurdu.

Başını geri çekerken Ferit’in zevk suyu Banunun dolgun alt dudağıyla canavarın başı arasında uzadı. Işıkta parlayan ince bir köprü gibi görünüyordu. Banu dudaklarını hafifçe içeri kıvırarak sıvıyı içine aldı. Köprü kopmuştu.

Ferit karımın başını arkadan kavradı kasıklarına doğru çekerken “Em Orospu” diye soludu. Karım ağzını açar açmaz yarağını soktu. Boğulacak gibi oldu. Çok girmişti. Çırpınarak kurtuldu. Yarak ağzından çıktı. “Hayvan! Öldürecektin beni” diye haykırdı. Ferit kızmıştı. Tekrar saçından kavradı. Banu, “Tamam. Tamam. Alıcaam. Yavaş yap! ” dedi ve kendiliğinden ağzını açıp önündeki yarağı ağzıma aldı. Ferit’ ten önce kendisi yapmak istiyordu. Başını ileri geri oynatıp Ferit’e ağzını siktiriyordu. Ferit zevklenmeye başlamıştı. “Em orospu! Em!” Diye soluyordu. Karımın başını tekrar kavrayıp kasıklarına bastırmaya başladı. Karıma tepeden baka baka buna dakikalarca devam etti. Ara sıra ıslak yarağını çıkartıp Banu’nun yüzüne sürtüyor vuruyor sonra tekrar ağzına veriyordu. O zaman karım bir yandan onu emiyor bir yandan da taşaklarını avuçlayıp kalın gövdesini sıvazlıyordu.

Bir kaç dakika daha böyle devam ettikten sonra Ferit’in nefes alması değişti. Vücudu katılmaya başladı. “Ohhh! Orrrospuuuuuuuu! Mahvettin beni!” Karımın ağzına fışkırtmaya başladı. Karım kaçmaya çalışıyordu ama bırakmıyordu. Defalarca kasılarak döllerini boşalttı ağzına. “Ohhhhhh,” diye. Rahat bir nefes aldı. Başını bıraktığında Banu yere yığıldı. Yüzü gözü ağzından taşan döllerde sırıl sıklamdı. O özenerek yaptıgı makyajı bütün yüzüne bulamıştı. Perişan haldeydi.

Ferit gidip kanepeye oturdu. Bıraktığı içkisinden bir uydum aldı. Bir bana bir de yerde yığılmış haldeki karıma baktı. Uzanıp telefonunu aldı. Birini aradı. Kısa bir konuşmadan sonra bize dönüp, “Taksi on dakika sonra burda olacak giyinin hadi!” dedi sanki hiç bir şey olmamış gibi. Bu sözler karıma şimdiye kadar yaptıklarından çok daha ağır gelmişti. “Allah senin belanı versin! Hayvan oğlu hayvan!” Kızgınlığının verdiği enerjiye kalkıp toparlanmaya başladı. Ona hiç bakmadan giyiniyordu. Ben de giyinmeye başladım. Kötü olmuştum hem kendim hem de karım için. Giyinir giyinmez kapıyı çarparak çıktık. Karımın yüzünü silmek için bile beklememiştik. Ben bir kağıt mendil çıkartıp silmeye çalıştım yüzünü. Elimden alıp kendi yapmaya çalıştı. Taksi geldi birazdan. Otele kadar hiç konuşmadık.

Ertesi sabah sanki hiç bir şey olmamış gibi planladığımız şeyleri yapmak için çıktık. Unutmak istiyorduk olanları. Paris bize bunu unutturabilecek nadir şehirlerden biriydi. Hayran hayran dolaştık sokaklarda. Dükkanlara gire çıka insanları seyrede seyrede yıne günümüzü geçirdik. Akşam çok istediğimiz iyi bir restaurantta rezervasyonumuz vardı. Otele dönüp hazırlandık. Banu yine çok çekici giyinmişti.

Yer bulmak çok zor olduğu için daha gelmeden rezervasyon yaptırmıştık. İkimizde çok mutluyduk bu gösterişli mekana girdiğimizde. Yerimize doğru yürürken Diğerlerinin de karıma baktığını farkederek gurur duydum. Dün geceyi tamamen kafamızdan silmiştik. Paris’e gelme nedenlerimizden biri olan bu restaurantın tadını sonuna kadar çıkartmaya hazırdık. Gelen menülere göz gezdirdik. Şarabımızı ısmarladık. Ardından da yemeklerimizi. Gündüz gördüğümüz şeyleri konuşurken şarabımızı yudumluyorduk. Harika bir ortamdı. Birazdan yemeklerimiz de geldiğinde mükemmel olacaktı.

Garson yemekleri getirdiğinde mutluluğumuz doruk noktasındaydı. Tam bu sırada Banu’nun telefonu öttü. Mesaj gelmişti. Eline alıp baktı. Yüzü değişti. “Ne oldu? ” dedim. “Ferit hayvanı!” dedi. “Ne diyor?” Deyince telefonu elime verdi. “Sikmek için bir deliğe ihtiyacım var. 15 Dakika’ya kadar burada ol!” Yazıyordu. Altında da adresini yazmıştı. Kendimi tutamadım. “Adi herif. Çok bekler” dedim.

Banu çatal biçağı eline almış tabağındaki eti kesmeye başlamıştı bile. Ellerinin titrediğini farkettim. Çatalın taktığı parçayı ağzına götürmek üzereyken durdu. Yavaşça tabağa geri bıraktı. “Kalk hadi ! ” dedi. Aceleyle, yemediğimiz yemeklerin parasını ödedik. Garsonların şaşkın bakışları arasında hızla çıkıp bir taksiye bindik.

Binayı tanımamız, daireyi bulmamız zor olmadı. Ferit bizi üstünde bir bornozla karşıladı. Banyodan yeni çıkmıştı anlaşılan. Banu’ya hiç bir şey söylemedi. Paltosunu çıkarttı. Ben de çıkarttım paltomu. Banu’yu tutup çevirdi. Bir oda büyüklüğündeki antrede koltuğun koluna dayadı. Sırtından ittirip belini eğdi.
Eteğini kaldırdı. Kilotunu aşağıya sıyırdı. Hala giyindik olmasına rağmen karımın harika kalçaları, amı ve arka deliği ortadaydı şimdi. Ferit’in yapacağı her şeye razı görünüyordu. Ferit üstündeki bornozu çıkartıp attı. O kaslı vücudu ortaya çıktı. Kocaman yarağı dim dikti. Karımın arkasına geçti ve amına dayadı. İki yandan yuvarlacık muhteşem kalçalarını kavrayıp asıldı. Kasıkları karımın kalçalarına yapıştı. Bir kerede sonuna kadar sokmuştu. Karım “AAAAAAAAAH!” Diye haykırdı. Ferit” Oh! İşte tam ihtiyacım olan şeydi bu” dedi. Kasıklarını geri çekip tekrar abandı. Karım bir “AAAAAH” daha çekti. Ferit “OHHHH! Sen çok iyi bir orospusun.” Dedi. Biraz bekleyip anın zevkini çıkartırken kulağına “Söyle sen nesin? diye fısıldadı. Karım, “Ben bir orospuyum” diye cevap verdi.

“Nesin sen.” Diye tekrarladı Ferit.

“Orospuyum! Senin orospun”

Ardından yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. Her seferinde ahlamalarından karımın içinin dolduğunu hissediyordum.

“Seni orospu gibi sikmek için çağırdığımı bile bile geldin değil mi?”

Karım “Evet” diye cevap verdi.

“Ne zaman çağırsam gelip altıma yatacaksın”

Karım yine “Evet” diye soludu.

Ferit koca yarağını yavaş yavaş sokup çıkartmaya devam ediyor, hakimiyetinin zevkini çıkarıyordu.

“Sen benim için sadece bir deliksin. Seni kullanıyorum” derken,karım

“Ferit, ben bir deliğim. Sik beni. Kullan beni! diye cevap veriyordu. “Sana sikilmeye geldim. Orospun olmaya geldim.”

Kulaklarıma inanamıyordum. Ferit onun resmen beynini sikiyordu. Her zaman kontrolü elinde tutan, karşısındakine etmediğini bırakmayan karım, Ferit in önünde bu aşağılık duruma razıydı. Bir iki saniye sonra çığlık çığlığa boşalmaya başladı. “Feriiiiiit! FERİİİİİİT!” Diye haykırıyordu. Banu’nun hiç bu kadar çabuk geldiğini görmemiştim.

Ferit Banu’nun üstündeki gücünü bu şekilde hissetmekten daha da azmıştı. Karımın kalçasına acımasız bir tokat patlattı. Karım “Ahhhhh! Diye bağırdı. Ardı ardına tokatlar patlıyordu o güzel kalçalarda. Karım bağırırken Ferit Vahşileşmeye başladı. O koydukca Karım zangır zangır sarsılıyordu. Altındaki koltuk her seferinde duvara çarpıyordu. Daha bir dakika bile geçmeden tekrar boşalmaya başladı. Ferit daha hayvanca sikiyordu artık. Ter içindeydi ikisi de. Kaslı vücudu gibi yüzü de geriliyordu. Ohhhhh! Orospu! Geliyorum amcığının içine!” Sarsılarak boşalıyordu. Geldikce geliyordu. Karım artık nefesi kesilir gibi ıhlıyordu. Ferit vurdukca ağzından garip sesler çıkıyordu sadece. Karım, içi Ferit’in dölüyle dolarken son bir kez daha orgazm olmuştu.

Sonunda Ferit karımın üstüne yığıldı. Nefes nefeseydi. Nefesi biraz düzelince kalktı. Yandaki koltuğa oturdu. Yarağı hala kocamandı. Pırıl pırıl parlıyordu. Ucundan beyaz dölü sızıyordu. Bana dönüp “içerde sehpanın üstünde telefonum var getirsene” dedi. Cevap vermeden telefonunu getirdim. Her halde yine taksi çağırıp bizi başından savacaktı.

Telefonu kulağına götürüp bekledi. “Aslı’cığım, sevgili ablan ve enişten karşımda şimdi. Ablan dün akşam yaptıklarımdan sonra köpek gibi geldi bu akşam da. Kocasının önünde orospu gibi siktim onu… Ya evet söyle Kemal’le Nermin’e. İddiayı sen kazandın” Güldü. “Evet canım sana yaptıklarının acısını çıkardım.”

Kemal’le Nermin bizim de arkadaşlarımızdı. Pek haz etmediğimiz bir çiftti. Sık sık bir birimizi iğneleyen laflar söylerdik. Ama ortak arkadaşlarımız olduğu için ayni ortamlarda bulundurduk. Her kez bilirdi aramızın iyi olmadığını. Aslı da ablasıyla sık sık atıştığı için onları kendine yakın bulurdu çoğu zaman. Aslı, Banu’dan daha güzel ve çekici olmasına rağmen hep ablasına bir şeyler ispat etmek zorunda hissederdi. Herhalde bundan dolayı Ferit’le böyle bir oyuna girmişti anlaşılan.

Karım da ben de şok olmuştuk. Neler oluyordu. Olanlardan kimlerin haberi vardı. Kıp kırmızı oldum. İçim sıkıştı. Karımın ne halde olduğunu düşünemiyordum bile. Bu defa onun taksi çağırmasını beklemeden doğruldu koltuktan. Beyaz sıvının sızdığı kadınlığının üstüne kilotunu çekti. Eteğini düzeltti. Paltosunu yerden alıp giymesine yardım ettim. Sinirden deli olmuştu. Hiç birşey söylemeden kapıyı çekip çıktık.

Dünkünden daha kötü bir haldeydik. Taksi bulup bindiğimizde artık kendini tutamadı. Ağlamaya başladı. Sarılmamı istemedi. Zayıf görünmek istemiyordu. Otele vardığımızda da hiç konuşmadık. Banu duş aldı. Yatıp uyuduk.

Uyandığımızda hala olayın etkisinden kurtulamadığımızı farkettik. Kendimizi yine Paris’in sokaklarına atıp unutmaya karar verdik. Hayalet gibi geziyorduk. Banu ara sıra telefonunu çıkartıp bakıyordu.

IKINCI BOLUM

Akşama doğru hiç iştahımız olmadığı halde bir şeyler yemeye çalıştık ama daha çok içki içtik. Oldukça kafayı bulmuştuk. Banu Ferit’e sövüp sayıyor, kokteylleri yuvarlıyordu. Sallana sallana dışarı çıktık. Otel yolunun yarısına gelmiştik ki Banu’nun telefonuna bir mesaj geldi. Ferit’ti. Yine ayni aşağılayıcı tavırda bir mesajdı. Daha detaylıydı bu seferki. Hemen gelmemizi ve antrede yazdığı gibi hazırlanmamızı istiyordu.

Banu’nun yüzüne bakıp ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Bütün öfkesine rağmen gideceğimizi anladım çabucak.

Ferit’in dairesinin Kapısı aralıktı. İçeriye girdik. Antrede duvara dayalı sehpanın üstünde bir not vardı. Okumaya başladık. Adım adım yapmamız gereken şeyler yazıyordu. Önce çırılçıplak çıplak soyunduk. Sehpanın üstündeki köpek tasmalarını boynumuza taktık. Pembe Banu, mavi benim içindi. Her şey çok güzel ve kaliteliydi Yine pembe ve mavi kuyruk gibi uzun kürk parçalarını farkettik. Elimize aldığımızda bunların takılı olduğu silikon parçalarını gördük. Bunlar kıçımıza sokmamız için yapılmıştı. Yanında krem vardı. Duraksadık. Banu ya baktım. Ucunu kreme daldırıp arkasına götürdü. İçine ittiriverdi. Sevimli pembe bir kuyruğu vardı şimdi. Ben de aynisini yaptım. El ve ayak bileklerimize de benzeri renklerden süslü bantlar taktık. Son olarak da başlarımıza renkli kumaş torbalar geçirdik. Şimdi sört ayak vaziyetinde salona girmemiz yazıyordu kağıtta.

Ellerimizin ve dizlerimizin üstünde yürümeye başladık. Banu önde gidiyordu. Kafasıyla kapıyı ittirerek içeri girdiğini hissettim. Ferit’in sesi duyuldu. “Sesime doğru gelin” diyordu. Dediğini yapmaya çalıştım ama bir kaç adım sonra bir sandalyeye çarptım. Banu’nun da bir şeye çarptığını duydum. Bir birimize de çarpa çarpa Ferit’in öbürüne gelmiştik sonunda.

“Fena olmamışsınız dedi” hafif gülerek. Bir Dakikadan fazla sessizlik içinde bekledik.

“Süprizim var size”
Başlarımızdaki torbaları çekiverdi. Bizi büyük bir şok bekliyordu.

Karşımızda Ferit’in kucağında mini eteği kıçına kadar açılmış Nermin duruyordu. Bu ana kadar kendini zor tuttuğu anlaşılıyordu. Artık tutamadı. “Çocuklar harika görünüyorsunuz!” Dedi gülerek. Başımızdan aşağı adeta kaynar sular dökülmüştü. Sarılıp Ferit’in yanağını öptü sevinçle. “Bakın başka kimler var” dedi. Arkamızdaki büyük ekran tv de Kemal’le Aslı’yı gördük. İstanbul’dan skype ile bağlanmışlardı. Mahfolmuştuk. Gülerek bize bakıyorlardı. “Ablacığım, enişteciğim harika olmuşsunuz” deyip heyecanla ellerini çırptı Aslı. Kemal de “Şerfinize Kuçu kuçular”diyerek elindeki viski bardağını kaldırdı. Kemal iddiayı kaybettiği için karısını Ferit’e göndermişti. Aslı da buna karşılık Kemal’in yanına gitmişti. Ama herkez durumdan fazlasıyla memnun görünüyordu. Biz donup kalmıştık. Önlerinde bacaklarımızın arasından sarkan kuyruklarımız boynumuzda süslü tasmalarımızla öyle duruyorduk.

Banu’nun artık direncinin kalmadığını hissettim. Ferit iki günde onun içindeki zayıflığı bulup çıkarmış bundan zevk almasını sağlamış hatta ona bağımlılık oluşturmuştu. Sarhoşluğun da etkisiyle kavgacı kişiliği ve gururu ara sıra dışarı vursa da şu anda yerde dört ayak vaziyetinde olmayı kabul ediyordu.

Ferit “Sizi görmek için öğlen geldi Nermin ” dedi. Nermin, “Size de içki verelim. ” dedi. Ferit’in kucağından atlayıp Banu’nun yanında eğildi. Bardağını uzatıp Banu’nun aralık dudaklarına getirdi. Hafifçe eğerek içirmeye başladı. Zaten alkollü olan Banu durumun etkisini azalmak İçin daha fazla sarhoş olmak istiyordu. Sonra benim yanıma gelip bana da içirdi

Nermin birazdan bizi tasmalarımızdan tutup odada dolaştırmaya başlamıştı bile. Tasmamın ipinden asıldıkça güzel çıplak ayaklarına bakarak onu takip ediyordum. Bizi yerde dört ayak vaziyette koşturuyor, yarıştırmaya çalışıyordu. Onlarda sarhoştu bes belli. Ama ortaya çıkan yarıştan çok bir karmaşaydı. Sonunda gülme kirizleri içinde Ferit’in kucağına atladı.
Nermin yerinde duramıyordu. TV ye dönüp, Aslı ve Kemal’e “Şimdi size güzel bir Show” dedi gülerek. Tekrar kalktı ayağa. Tasmalarımızdan çekip arkamız kanepeye dönük halde bizi yan yana getirdi. Ferit’in eline tasmaları uzattı. “Oynamasınlar yerlerinden” Ferit kayışların boynumuza en yakın yerlerini tek ayağıyla bastırdı. Banu’yla başlarımız yere yapışmıştı. Nermin “Kıçınızı havada tutun tatlı köpekler” dedi. Dediği gibi yaptık.

Kanepeye oturduğunu duyduk. Kıçımızdaki tıpaların çekildiğini hissettim. Kuyruklarımızdan çekiyordu. Flop diye hafif bir sesin ardından arkamın boşaldığını hissettim. Sonra da Banu’nun kini çekti. Tıpalarımız çıkmıştı. Nermin “İki boş delik! N’apsam acaba ?” Dedi şımarık bir sesle. “Tamam buldum ayak parmağımı sokayım buralara. ” Kıkır gülüyordu. Popomda ayağı dolaşmaya başladı. Banu’ya da aynısını yapıyordu herhalde. “Tarık’cığım, şu marmelat tabağını alıp bana doğru uzatırmısın lütfen?” Üstünde Mezelerin olduğu sehpaya uzandım zorlukla. Anlamıştım neden istediğini. Arkama uzatırken Çilek marmelatının güzel kokusu burnuma geldi. Göremiyordum ne yaptığını. Ama ayak parmaklarını içine daldırdığını sezdim. Birazdan ayağının kaygan baş parmağını arka deliğimde hissettim. Banu’nun “Ihhh !” Dediğini duydum. Hemen ardından da benim kıçıma sokuverdi ayağını baş parmağını.

Televizyondan Kemal’in “Of karıcığm harikasın. Mükemmel bir görüntü bu” diye heyecanlandı. Televizyondakileri unutmuştum. Başımı biraz daha zorladığımda rahatsızda olsa televizyonun köşesinde bizi nasıl gördüklerini görebiliyordum. Neriman’ın mini eteği yine kıçına kadar çıkmış, güzel çıplak bacakları iki yana açılmıştı. Ayakları bizim havaya kalkmış kalçalarımızın arasında kayboluyordu. Elleriyle kanepeden destek alarak ayni anda ikimizin içine ittiriverdi tekrar. Bununla yüzümüz yere tekrar yapıştı. Aslı’nın heyecanla “BASTIR NERMİN!” Diye bağırdığını duyduk. Sonra Kemal de katıldı karısını teşvik etmeye. “BASTIR NERMI ! BASTIR NERMiN !” Diye tempo tutuyorlardı. Nermin gülerek “BASTIRIYORUM ! SİZİN iÇiN BASTIRIYORUM !” Diye cevap veriyordu. Ferit te katıldı onlara. Gülüyor, eğleniyorlardı. Neriman olanca gücüyle ittiriyordu artık.

Aslı’nın ayak parmağının içimde oynamasından çok tahrik oluyordum. Zaten kalkmış sikim daha da sertleşmişti. Daha az utanıyordum artık. Karımın da benden çok farklı olmadığını tahmin ediyordum.

Nermin parmağını bir süre ileri geri oynatıyor sonra durup aşağı yukarı kıvırtıyordu içimizde. Biz de ona uyup dalgalandırıyorduk kalçalarımızı bilinçsizce.

Birazdan Aslının sesini duyduk. “Ablacığım bu benim Nermin’e sözümdü. Hatırlıyormusun? Geçenlerde o kalabalık gurupla yemeğe gittiğimizde nasıl bozmuştun onu herkezin içinde. Ertesi gün ona ‘Hiç üzülme. Ben sana bunun acısını çıkarttıracağım’ demiştim. İşte şimdi bu onun acısı. Ferit sağ olsun. Seni önümüze atıverdi bak. ”
Nermin,
“Aslı biliyormusun bu hiç de ceza olmuyor bunlara. Parmağım götlerine girdikce zevkleniyorlar. Nasıl oynuyorlar önümde baksana. “
Aslı,
“Tamam o zaman canım. Benim aklıma çok güzel bir şey geldi. Ablacığım, Ferit’in yarağını yemek istiyorsun değil mi?”

Banu cevap vermedi.

“Istiyorsun tabii. Hem de nasıl istiyorsun. Nermin’ciğim, Banu’yu sırtüstü çevir önünde ayağının altını yüzünün üstüne getir. Ferit sen de, Banu Nermin’in ayağının altını yaladığı sürece sik Banu’yu.” Herkez bu fikri çok iyi buldu.

Nermin ayak parmaklarını kıçımızdan çıkarttı. Ferit tasmalarımızdan çekip beni bir yana ayırdı. Banu’yu Nermin’in önünde Aslı’nın istediği gibi yatırdı. Sonra da bacaklarının arasına girip ayaklarını omuzuna aldı. Aslı “kamerayı biraz kaydirin tam yandan görelim” deyince ben, tekerlekli sehpadaki tv ve kamerayı kaydırdım. Şimdi tam istedikleri gibiydi görüntü.

Nermin yavaş yavaş ayağını Banu’nun yüzüne doğru indirmeye başladı. Ama ulaşamayacağı bir uzaklıkta durdu. Ferit de, Banu da öylece bekliyordu. Ferit hafifçe yarağının ucunu Banu’nun amına deydirip çektiğinde Banu’nun bütün vücudunun titrediğini gördüm. İçine gireceğini sanmıştı. Yalvaran gözlerle Ferit’e bakıyordu. Ferit ” Sikmemi istiyormusun.” diye sordu. Karım evet anlamında başını salladı. “O zaman rica et Nermin sana ayağının altını yalatsın”

Banu bir süre bekledikten sonra çaresizlik içinde ” Nermin, ayağının altını yalayabilirmiyim?” dedi. Nermin ayağını yavaşça indirmeye başladı. Ayağını kıvrımlari çok güzel görünüyordu. Dudaklarının biraz üstünde durdu. Karım dilini uzatıp dokunmaya çalışırken kaçırıverdi. Banu’nun dili boşta kalmıştı. Dilini içine çektikten bir süre sonra Nermin tekrar yaklaştırmaya başladı ayağını Banu’nun yüzüne. Banu tam dilini çıkartıp başını yukarıya doğru uzatırken tekrar kaçırdı. Banu deliye dönmüştü. “Ferit n’olursun gir içime” yalvardı.
Ferit,
” Nermin’in ayağını yalamadıkça seni sikmem” dedi gülerek.
Banu,
“N’olurursun Nermin ayağını yalıyayım.
Nermin,
“Çok mu istiyorsun bakiiim, kiz? Söyle!”

“Evet, Nermin n’ooolur Yalvarıyorum, ayağının altını öpeyim.”
Nermin bir kere daha ayağını yaklaştırıp kaçırınca, Banu kendini kaybetti. Elleriyle yakalayıp dudaklarını yapıştırmaya çalıştı. Biraz zorlanmadan sonra başardı. Ama Ferit, “Ellerini bırak ! Nermin idare etsin. Yoksa sokmam sana” dedi. Banu yüzüne yapıştırdığı ayağı bıraktı. Nermin biraz kaldırdı ayağını. “Öp ayağımın altını güzelim !” Dedi. Banu dudaklarını uzatıp şehveti bir öpücük kondurdu. ” Başla yalamaya şimdi” dedi. Banu dilini çıkartıp ucunu dokundurdu. Yumuşak yumuşak yalamaya başladı. Nermin “Hafif gıdıklıyor ama çok tatlı bir duygu” diyerek gülümsedi. Bunun üstüne Ferit elindeki kocaman yarağını karımın arzuya açılıp kapanan amınına dayadı bir kerede sonuna kadar kaydı. Banu’nun yüzü gerildi. Deli gibi istediği yarak artık içindeydi. Ferit bir kere girip çıktığında Banu inlemeye başlamıştı bile. Onun zevkten yalamayı unutacağını sanan Ferit “Yalamayı bırakırsan çıkartacağım sikimi unutma !” Diye uyardı. Banu için bunu devam ettirmenin zor olabileceğini tahmin ediyordum ama şevkle yalıyordu. Bir kaç gidip gelmeden sonra Nermin ayağını biraz yükseltti. Şimdi Banu ona ulaşmak için başını yukarıya doğru uzatıyordu. Yalamaya o şekilde devam etti bir süre. Nermin biraz daha yükseltti. Banu’nun, ayağını yalamak için girdiği zor durumları gördükçe hınzır hınzır gülümsüyordu. TV ekranından Aslı’yla bakışıp eğlendiklerini görüyordum.

Nermin, Ferit’in iyice hızlandığı bir anda ayağını tamamiyle kaçırıverdi yine. Banu’nun dil teması kesilir kesilmez Ferit Sikini çıkarttı. Banu mahfolmuştu. Önce Ferit’e sonra Nermin’e baktı panik halinde. “N’olur Nermin, n’olur ayağını yalıyayım. Yalvarırım. Kulun kölen olayım.”

Nermin gülerek yavaşça ayağını yaklaştırdı Banu’nun yüzüne. Banu başını kaldırabildiği kadar kaldırıp daha yukardayken yalamaya başladı. Ferit tekrar sikmeye başladı karımın bacakları hala omuzundaydı. Üstüne abandıkca geriliyordu o güzel bacakları ve kalçaları. Bu arada Nermin ayağını ara sıra uzaklaştırıp Banu’yla oyun oynuyor eğleniyordu. Bu yüzden de Banu gelecek gibi olmasına rağmen bir türlü gelemiyordu. Bir süre sonra ayağını sabit tuttu. Banu kolayca yalıyabiliyordu artık. Banu’nun gelmek üzere olduğunu inlemelerinden anlıyordum. Nermin birden çekti ayağını. Ferit de durdu. Sikini karımdan çıkarttı. Nermin Ferit’e “Sik beni artık! Bırak bu orospuyu.” Dedi .

Ferit yerinden kalktı. Nermin de. Ayakta öpüşmeye başladılar. Karımı hiç öpmemişti. Siki taş gibiydi. Nermin’in üstündeki bir iki parçayı da çıkarttı. Ikiside çırıl çıplaktı. Banu onların ayaklarının dibindeydi şimdi. Aşağıdan onları seyrediyordu. Ferit Nermin’in arkasını çevirdi. Belinden eğdi. Artık tanıdığım bir şekilde kalçalarına iki yandan asılıp amına soktu. Nermin zevkten inledi. Ferit hemen sokup çıkartmaya başladı. Nermin kendine bakan Banu’yu farketti. “Öp ! Yala ayaklarımı orospu! Belki siktiririm seni yine Ferit’e ” dedi. Banu bunu ikiletmedi. Yüzünü Nermin’in ayağına yapıştırıp öpmeye başladı. Karım kendini kaybetmişti artık. Ne deseler yapıyordu.

Ferit Nermin’in geniş kalçalarını iki yandan yakalamış sikiyordu. TV de Aslı ve Kemal’in de sevişmeye başladığını gördüm. İki çift bir birlerinin eşleriyle iki ayrı ülkede sevişiyorlardı. Biz de buna şahit oluyor ve zevklerine katkıda bulunuyorduk.

Nermin Ferit’in patlamak üzere olan yarağını yedikce bas bas bağırıyordu. Saçları ve iri memeleri sarkmış vaziyette sallanıyordu. Bu kadar uyarılmaya artık dayanamayan Nermin ayakta sarsılarak gelmeye başladı. Olduğum yerden Ferit’in kalın damarlı yarağının çıkıp çıkıp girdiğini görüyordum. Hayranlıkla izliyordum karım gibi Nermin’i de perişan edişini. Bir kaç dakika sonra da artık Ferit de dayanamadı. Kükreyerek dölünü Nermi’in içine boşalttı.
Artık yorulmuşlardı. Kanepeye gidip oturdular. TV de Aslı ve Kemal de bağıra bağıra geldiler. Karım ve ben onlara bakıyorduk. Ferit bize el işareti yaptı. Banu’dan yumuşamış ama hala küçülmemiş olan sırıl sıklam yarağını emmesini istiyordu. Bana da Nermin’in amını yalamamı işaret etti. Çok sevinmiştim. Hemen önlerinde diz çöküp, yüzümüz gözümüz vıcık olana kadar yalayıp emdik bu seksi yaratıkların organlarını. Boşalmamıştık ama anlatılmaz bir tatmin duygusun içindeydim. Karıma baktığımda Ferit’e arzulu ve itaatkar bir ifadeyle baktığını gördüm.